23 Mayıs 2012 Çarşamba

Polise bir dokun bak kaç ah geliyor - Beyhan Biçkin

Polise vurmayın efendiler dedim, Polise saldırana madalya mı veriyorlar dedim, gelen mailler ve mesajlardan anladım ki ben sadece buzdağının görünen kısmını görerek yazmışım. Meğer esas görülmesi gereken görünmeyen kısımmış.

Yazılarımdan sonra hem sevindim hem üzüldüm. Seviniyorum pek çok okurumdan güzel yorumlar aldım. Hemen hepsi dertlerine tercüman olduğum için teşekkür ediyor. Üzüldüm ben dört bin kilometre uzaktan vatanımda polisimin nasıl bir çıkmaz içinde olduğunu görüyorum da, başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü, Bakanlar, Milletvekilleri! Siz neredesiniz de bu sorunları görmezden gelebiliyorsunuz? Bir okurum yorumunda ” Kendi payıma söylüyorum kendimi güvende hissetmez isem başkalarının güvenliğini nasıl sağlarım?” demiş.

Ben de diyorum ki, yukarılarda oturup da olayları önünüze konan raporlardan, size sunulan pencereden izlemek yerine aşağı inseniz. Sorunları kendi gözlerinizle izleseniz. Belki o zaman sizin için, vatan için, vatandaş için çalışan polisimizin ne tür sıkıntı içinde bulunduğunu görebilirsiniz.

Yoksa, görüyor da ilgilenir gibi yapıp ilgilenmiyor musunuz? Bu çok daha büyük ayıptır.

Bana göre sıkıntının büyüğü Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu komedisi. Canları isteyince bir günde kanunu meclisten geçirdikten başka bir de Cumhurbaşkanından aynı gün bitmeden onay alanlar! 1934 yılından kalma kanunla mı Avrupa Birliğine uyum sağlayacaksınız? AB ülkelerinin polisi haftada 38 saat çalışır, fazlası için fazla mesai ücreti alır. Hasta olunca amirini ikna etmek zorunda değildir. O ülkelerde polislerin intihar oranı neredeyse sıfıra yakındır. Çalışma saati içinde yemek yemesi için zaman verilir, görevdeyken saldım çayıra mevlam kayıra değil, arkanda ben varım yürü aslanım, kuralı geçerlidir. Belki de bu yüzden Danimarka polisi kraliçenin gelecekte kral olacak oğluna trafikte hız cezası yazabiliyor, bunun üzerine kraliçe ertesi gün yazılı medya aracılığı ile kurallara uymadığı için oğlu adına özür diliyor. Şaka gibi geliyor ama gerçek bu olay.

Sayın tepedekiler bunların içinde en önemlisi AB ülkelerinde polisler SENDİKALIDIR. Haklarını savunan olmazsa savunabilecek bir sendikaları vardır. Köle gibi şikâyet imkanı olmadan çalıştırılamazlar.

Bir dee Türk polisinin haline bakıverelim..

Sorunları çok, İtiraz hakkı yok, şikâyet imkanı yok, sendikası yok, kendisini dinleyen anlayan halkı yok. Bu mudur sizce AB ye uyum? Lütfen gülünç olmaktan kendinizi bir an önce kurtarın.

Danimarka’da polis memuru durumundan memnun değilse bunu amirine de yazar, bağlı olduğu en üst kuruma da. Yazdığı memnuniyetsizlik mailine cevap gelir derler ki ”mailini aldık gerekli işlem yapılacak, bu işlem şu kadar zaman alır, eğer bundan memnun değilsen bunu şu birime şikâyet edebilirsin”.

Bizde ne oluyor biliyor musunuz? Sorunu olduğunu, bunu da en büyüğü bildiği başbakana maille bildiren güven timi mensubu polis, bundan haberdar olan amiri tarafından azarlanıp, meslekten ihraç edilmekle tehdit edilip sonra da evine 3 vesait uzaklıkta bir karakola göreve atanır!!. Daha açık yazmak gerekirse sürülür.

Bir de klasik ”sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusu vardır. O soruya ”sen kimsin bilmiyorum ama ben devletim” diye cevap veren polise ne oldu bileniniz var mı? Dayısı olanın polise nasıl dayılandığını bilmeyeniniz var mı?

Siz de mutlaka görüyorsunuzdur toplu taşıma araçlarında görevden dönen yorgun polisleri. 10-12 saat görevde kalır, sonra toplu taşıma araçları ile evine ulaşmaya çalışır polis. Ama diğer yandan o polisin amiri, eşini devletin arabasıyla Ümraniye’den Mecidiyeköy’e yollar. Bir başka deyişle Asya’dan Avrupa’ya yollar. Ya da gecenin bir vakti ekip arabası ile memurunu yollar fellik fellik ıslak puro aratır o başka.

Bu nedir biliyor musunuz, insanın kankardeşi tarafından sırtından bıçaklanmasıdır. Evet ne yazık ki polisimiz zaten sırtında bir bıçakla dolaşmakta. Lütfen siz de sadece görsel ve yazılı medyadan gördüğünüz, ikinci, üçüncü belki de beşinci kulaktan duyduğunuz şeylerle yargılamayın polisimizi.

Polis o üniformanın içindeyken polis , ama üniformasızken, evine ailesine ayıracak zamanı olmayan, çocuğunun doğumuna yetişemeyen, hasta annesine gidemeyen, ev kirasını, faturalarını ödemekte zorlanan, çocuğunu dersaneye yollayamadığı için içi sızlayan anneler babalar var.

Yani onlar da aslında sizden birileri. O zaman sizden olan birilerine nedendir bu eziyet bilen var mı?

Beyhan Biçkin
Share this post
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Share to Stumble Upon
  • Share to Evernote
  • Share to Blogger
  • Share to Email
  • Share to Yahoo Messenger
  • More...

0 yorum

:) :-) :)) =)) :( :-( :(( :d :-d @-) :p :o :>) (o) [-( :-? (p) :-s (m) 8-) :-t :-b b-( :-# =p~ :-$ (b) (f) x-) (k) (h) (c) cheer

 
© 2011 PMYO - PMYOHaber.Blogspot.Com - (Polismyo.com)
Designed by BlogThietKe Cooperated with Duy Pham
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0
Posts RSSComments RSS
Back to top